Apple mı Samsung mu Tartışmalarına Son Noktayı Koyuyoruz!

Apple’ın veya Samsung’un her yeni akıllı telefonu duyurmasından sonra en çok konuşulan şey; Apple’ın iPhone’u Samsung’un Galaxy’sini “döver” veya tam tersi yönde değerlendirmelerden ibaret. Genel olarak herkes, sahip olduğu telefonu ve akabinde markayı savunma peşinde ve bu durum konuya olan yaklaşımı objektif olmaktan uzaklaştırıyor.

Samsung, 23 Ağustos’ta Galaxy Note 8’ini duyurdu ve biz de dahil olmak üzere pek çok platformda bir anda iPhone 7 Plus mı Galaxy Note 8 başlıklı inceleme yazıları, karşılaştırma videoları bir bir paylaşılmaya başlandı.

Elbetteki bu tip karşılaştırmalar ve değerlendirmeler kullanıcı tarafında oldukça faydalı oluyor çünkü binlerce TL ödeyerek alacağınız cihazın emsaline göre durumunun ne olduğunu bilmek bir kullanıcının en doğal hakkı.

Ben de Apple mı Samsung mu tartışmalarına son noktayı koymaya karar verdim ve böyle bir yazıyı kaleme almak istedim. Her şeyden önce, bu yazımda olaya tümüyle objektif olarak yakalaşacağımı, adımızın AppleFoni olmasının konuya yaklaşımımı etkilemeyeceğini bilmenizi isterim. Elbetteki yaklaşımımıza tecrübelerimi de dahil edeceğim.

Söz konusu akıllı telefon olduğu için konuyu bir kullanıcı için oldukça önemli olan birkaç başlıkta ele alacağım;

• Cihaz performansı,
• Müşteri desteği & servis durumu,
• Yazılım güncelleme desteği ve
• Türkiye’deki pek çok kullanıcı için oldukça önemli olan markaların ürünlerinin ikinci el pazarındaki durumu.

Evet, hazırsanız başlayalım.

Cihaz Performansı

iOS işletim sisteminin desteği ile yıllardır iPhone’lar piyasadaki en performanslı akıllı telefonlar ve kesinlikle bu performansları ile yıllara meydan okuyorlar. Öyle ki, günümüzde bile iPhone 4 kullanan pek çok insan var. iPhone 4’ün 2010 yılında piyasaya sürüldüğünün altını çizeyim.

Android tarafında ise işler istenildiği gibi değil ancak artık Android’in olgunlaşma sürecini atlattığını ve performans noktasında bekleneni sunmaya yaklaştığı da bir gerçek. Elbetteki Android bu gelişim ve olgunlaşma sürecinde halen iOS’un takibinde. Android tabanlı akıllı telefon üreticileri de bunun farkında oldukları için cihazlarına ütopik işlemciler ve yüksek RAM eklemesi yapıyorlar.

Mesela kağıt üzerinde iPhone 7 Plus (3GB RAM) ile Galaxy Note 8’i (6GB RAM) karşı karşıya getirdiğinizde en basit hali ile Samsung’un RAM miktarı konusundaki ezici üstünlüğü göze çarpar. Nitekim, genel kullanımda işler kağıt üzerinde göründüğü gibi olmuyor.

Şu anda pek çok Galaxy Note 8-iPhone 7 Plus karşılaştırma testlerinde Samsung’un oldukça tatmin edici bir iş ortaya koyduğunu gördüm ve bu beni açıkçası şaşırttı. Her ne kadar Galaxy Note 8’in asıl rakibi iPhone 7 Plus olmasa da -asıl rakibi 12 Eylül’de tanıtılması beklenen iPhone 8 olacak- ilk defa Android tabanlı bir akıllı telefonun ve Samsung’un bir akıllı telefonunun performansının iPhone’a eşdeğer düzeyde olduğunu hatta kimi konularda ardında bıraktığını görmüş oldum.

Henüz piyasaya yeni sürülmüş, tabiri caiz ise çiçeği burnunda bir akıllı telefondan (Galaxy Note 8) söz ediyorum ve elbetteki Samsung’un onun ardında olması, en önemli geliştirmelerini sunması olağan bir durum ancak gelecekte bunun bu şekilde olmayacağından emin olabilirsiniz. Bir süre sonra Android Android’liğini yapacak, Samsung’ta Samsung’luğunu yapacak ve Note 8 bugün olduğu konumundan geriye doğru gitmeye başlayacak. Bu söylemimden son derece eminim ve bunun bu şekilde olacağını 4-5 ay sonra görmeye başlayacaksınız.

Müşteri Desteği & Servis Durumu

Aslında ben de eski bir Samsung kullanıcılarındanım ve Galaxy S3 ilk tanıtıldığında öncelikli olarak deneyimleme şansım oldu. Bu nedenledir ki Samsung’un müşteri desteği ve servis konusundaki tutumunu çok iyi biliyorum. Öyle ki bu konuda Samsung’a verilebilecek puanın 0 olduğunu söylemek bile Samsung’u yüceltmem anlamına gelecektir.

Konuyu biraz daha açmam gerekirse, Galaxy S3’ümde beklenmedik performans kayıpları oluşmaya, cihaz kullanılamaz hale gelmeye başladı ve cihazın kenarındaki gümüş renkli çerçevesi sadece 6-7 ay sonra soyuldu, yok oldu. Bu sorunları dile getirerek “Samtit Samsung Yetkili Servisi’ne” cihazı verdim ve birkaç gün sonra bu soyulmaların sorumlusunun ben olduğum, miktarını hatırlamadığım bir ödeme yapmam durumunda çerçevenin değiştirilebileceği bilgisini aldım ve elbetteki böyle bir şeyi kabul etmedim ve cihazımı geri aldım. Yetkili Samsung servisinin reddedilmeye karşı göstermiş olduğu tavır da trajikomikti. Çünkü performans kayıpları için yazılımı sıfırlamaya bile tenezzül etmediklerini gördüm.

Ayrıca, Samsung’un telefonla sunduğu müşteri desteğini de deneyimleme şansım oldu ve Türkiye standartlarında bir destek sunduklarını rahatlıkla söyleyebilirim.

Apple için ise diyebileceğim tek şey; mükemmel. iPhone 5s’imin kasasında kullanıcı hatasından kaynaklı çizikler olmasına rağmen, ses sorunundan dolayı bu görmezden gelinip cihazım yenisi ile değiştirildi. Apple Watch Series 1’im watchOS 3 beta 1 güncellemesi sonrası kullanılamaz hale geldi ve saatin alt tarafında, kalp sensörünün bulunduğu alanda yine benden kaynaklı pek çok kılcal çizik vardı ve bu kullanıcı hatası görmezden gelinerek sıfırı ile değişimi yapıldı.

Yani Apple, Samsung’un yaptığını yapmayıp istediğimden çok daha fazlasını bana sunmuştu. Ayrıca telefonla sunulan müşteri desteğini deneyimleme şansınız olduysa zaten biliyorsunuzdur ve bilmeyenler için söyleyeyim; Apple.com.tr’de birkaç tıklama yaparak oldukça kibar, sorularınıza net cevap veren bir Apple çalışanı tarafınıza ulaşacak ve sizi en iyi şekilde yönlendirecektir.

Yazılım Güncelleme Desteği

Söz konusu bir iOS aygıtıysa, bilirsiniz ki Türk kullanıcının bir ABD’li kullanıcıdan farkı yoktur. Yani, yeni bir iOS güncellemesi yayınlandığı anda tüm dünyada eşzamanlı olarak kullanıma sunulur. Herhangi bir güvenlik açığı veya soruna karşı Apple sıkı takip yapmaktadır ve bu tip durumlarda hemen ek güncelleme ile sorunları çözer.

Apple, herhangi bir iOS aygıtına ortalama olarak 4 yıl boyunca kesintisiz yazılım güncelleme desteği sunmaktadır. Kimi kullanıcı Apple’ın her yeni iOS güncellemesi ile cihazlarının performansına müdehale ettiği iddiasında olsa da, böyle bir şeyin söz konusu olmadığını, sadece gelişen yazılım teknolojisine eski donanımlı cihazların zamanla ayak uyduramayıp performans kaybı yaşadıklarını belirteyim.

Samsung için ise yazılım güncelleme konusunda durumlar hiçte istenildiği gibi değil. 5.000 TL verip satın aldığınız bir Samsung akıllı telefonu için bir yıl sonra Google’da “Galaxy XXX için Android XX güncellemesi ne zaman yayınlanacak” gibisinden aramalar yaparsınız. Ne yazık ki Android dünyasının gerçeği budur ve bu durum yıllardır değişmedi, değişmeyecek gibi de duruyor.

İkinci El Pazarı için Apple’ın ve Samsung’un Cihazlarının Durumu

Apple’ın marka değeri ve piyasadaki itibarı, şirketin cihazlarının ikinci el pazarında dahi öne çıkmasına sebep oluyor ve bugün satın aldığınız bir iPhone’u bir yıl sonra oldukça düşük değer kaybı ile satabiliyorsunuz. Çünkü Apple’ın beklenmedik cihaz indirimleri yoktur ve böyle bir uygulaması olmadığı için ikinci elde kullanıcı etkilenmez.

Ancak Samsung’un beklenmedik indirimleri vardır ve bugün 5.000 TL’ye satın aldığınız bir akıllı telefonunu çok değil birkaç ay sonra 500-1.000 TL indirim ile satın alabilirsiniz. Bu da doğrudan ikinci el pazarına yansır ve ikinci el pazarında cihazın değer kaybı oldukça yüksek olur.

Bunun en net kıyaslamasını popüler ikinci el ürünlerin satışının yapıldığı e-ticaret sitelerinden rahatlıkla yapabilirsiniz.

Sonuç olarak; Apple mı Samsung mu tartışmalarına tam olarak nokta koymak mümkün olmayacaktır ama akıllı telefonunda sadece WhatsApp’ı kullanan, gerektiği zaman fotoğraf veya video çekip bunun Facebook’ta veya Twitter’da paylaşan birisiyseniz 6GB değil isterse 16GB RAM’e sahip bir akıllı telefona sahip olun bunun size hiçbir katkısı olmayacaktır.

Şahsen bir iPhone kullanıcısının yanında “benim telefonumda çok fazla RAM var, 333 megapiksel kamerası var, ekranı 666 ppi” diyerek elindekini öne çıkartmaya çalışan insanları anlamıyorum. Bunun söyleyenlerin tavrı telefonunda atomu parçalayacakmış gibi ama aslında yaptıkları tek şey sosyal medyada pineklemeden ibaret.

Android’in özgürlükçü yapısı sizi özgür yapmıyor, tehlikelere karşı açık hale getiriyor. Android’te sadece hesaplarınızı korumakla mücadele etmeniz yeterli olmuyor, telefonunuzu doğrudan Google Play’dan dahi indirdiğiniz uygulamalara karşı korumalısınız.

İnanın daha yazılacak pek çok şey var. Diyeceğim şu ki, sizi bilmem ama ben bu kadar karmaşaya 5.000 TL verip dahil olacağıma gider 5.500 TL verir Apple’ın akıllı telefonunu alırım.