Belirli bir beceride ustalaşmak için gerekli zamanı belirtmek için kullanılan ünlü bir teoridir 10.000 saat kuralı. Yani bir işiniz var ve bu işte yeterinde iyi olmak istiyorsanız bu uğurda en az 10.000 saatinizi harcamalısınız. Bugün bu teorinin gerçekliğini kanıtlamak için Steve Jobs üzerinden gideceğiz.
Aslında Steve Jobs’ı ölümünden sonra çekilen filmlerden değil topluluk önünde yaptığı konuşmalardan biliyoruz. Bu topluluk önünde konuşmalara örnek olarak WWDC’leri veya Apple özel etkinliklerini vermek mümkün. İnsanların çoğu iyi bir konuşmacı olmanın doğuştan gelen bir yetenek olduğunu ve büyük çoğunlukla özgüvene dayalı olduğunu ve bu yüzden hiçbir zaman bir Steve Jobs kadar iyi bir konuşmacı olamayacaklarını düşünür. Oysa bu koca bir yanılgıdan başka bir şey değildir. Çünkü Steve Jobs da bir zamanlar iyi değildi fakat iyi olmak için çok sıkı çalıştı!
O da herkes gibi yolun en başındayken sahnede heyecanlıydı ve yeterince iyi değildi. Şimdi gelin en başından en sonuna doğru Steve Jobs’ın sahne hayatının gelişimine yakından bakalım.
1984’te Macintosh’un lansmanını yapan Jobs, tüm konuşması boyunca kürsüye tutundu ve konuşmasını önündeki notlardan okudu. Çünkü bunu yapması gerekiyordu. Sahne için henüz hazır değildi ve çok heyecanlıydı.
Şimdi onun en ünlü konuşmasına geçelim. İzleyiciyi derinden etkileyen bu konuşmaya muhakkak göz atmanızı öneririz.
Ve Jobs’ın son sahne konuşması: WWDC 2011. Hayranlıkla kendisini izleten ve asla sıkılmanıza müsaade etmeyen muazzam bir sunum.
Özetle, geçmişten en sonuna kadar ki Jobs konuşmalarını ve sunumlarını izlediğinizde “nereden nereye” dememek elde değil. Görüldüğü gibi hiçkimse işinin en başında mükemmel değildir. Sadece bunun için çok sıkı çalışmak gerekiyor. Tıpkı Steve Jobs gibi! Çünkü eğer gerçekten bir şeyi istiyorsanız her şeyi yapabilirsiniz.
